ARAMA
Makaleler
13.05.2025

Çocuk Yetiştirme ve
Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliği, çocukluk döneminden itibaren kazandırılması gereken temel bir değer. İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim...

Sevcan Yağan

Nienke Burgers for Unsplash

Makale

13.05.2025
6 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Sevcan Yağan

1982 yılında 10 çocuklu bir ailenin en küçük kız çocuğu olarak doğmuş; ilk, orta ve lise eğitimini Elazığ'da tamamlamıştır. Sırasıyla lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerini Çukurova, Anadolu ve Hacettepe...
Devamını Oku...

Etiketler

PAYLAŞ

Toplumsal cinsiyet eşitliği, çocukluk döneminden itibaren kazandırılması gereken temel bir değer. İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim üyesi Sevcan Yağan, bu yazısında aile içi iletişimden sorumluluk paylaşımına kadar pek çok alanda ebeveynlerin çocuklarına toplumsal cinsiyet eşitliğini nasıl modelleyebileceğini ele alıyor.

Toplumsal cinsiyet eşitliği, bireylerin cinsiyetlerine dayalı ayrımcılığa uğramadan eşit haklara ve fırsatlara sahip olmasını savunan bir anlayış olarak günümüzde giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Çocuk, anne karnında cinsiyetinin öğrenilmesiyle başlayan süreçten itibaren cinsiyet temelli ayrımcılık uygulamalarına maruz kalabilmektedir. Öyle ki, çocuğun odası, oyuncakları, kıyafetlerinde seçilen renk ve figürler onların cinsiyetlerine özgü seçilmektedir. Çocukla kurduğumuz iletişimin niteliği, çocukla geçirilen süre, çocukla oynanan oyunlar da çoğunlukla cinsiyete özgü olmaktadır. Örneğin, geleneksel olarak kız çocuklarının erkek çocuklarından daha erken konuştuğuna yönelik bir algı vardır. Oysa bu durumun bilimsel bir açıklaması bulunmaktadır. Bebekle, (zihinsel ya da konuşmasını engelleyecek fiziksel bir sorun olmadığı sürece) ne kadar erken ve yoğun iletişim kurulursa, bu bebeğin dil gelişimini pozitif yönde destekleyecektir. Zira, çocukların önce dili alması (yani dile maruz kalması, onunla konuşulması, kitap okunması, sözcük oyunları oynanması ve göz teması kurulması) ardından da dili ifade etmesi beklenir. Pek çok ebeveyn, erkek bebekleri ile fiziksel etkileşim kurarken kız bebekleri ile daha sıklıklar dile dayalı iletişimi yani sözel etkileşimi kurmaktadır. (Maccoby,1998; Trawick-Smith, 2013). Bu da aslında kız bebeklerin daha erken dile maruz kalmasıyla erkek bebeklere göre daha önce konuşabilmesi anlamına gelmektedir. Oysa, aynı nitelikli dilsel iletişim erkek çocuklarına sunulduğunda da benzer sonuçlar kaçınılmaz olacaktır. Görüldüğü üzere aslında, çocuk kız olsun erkek olsun fark etmeksizin, toplumsal cinsiyet normlarının içine doğmaktadır. Bu normlar çocuğun büyüme serüveninde çocuğa cinsiyet temelli mesaj vermenin ötesinde, gelişimsel süreçlerini de etkileyerek cinsiyet kalıp yargılarını pekiştirmektedir.

Bu eşitliğin sağlanmasında, çocukların erken yaşlardan itibaren cinsiyet eşitliği anlayışına sahip olmaları için doğru bir şekilde model görmesi ve yönlendirilmesi önemlidir. Bu süreçte, ailelerin büyük sorumlulukları vardır. Aileler, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bireyler yetiştirebilmek için öncelikle kendilerinin toplumsal cinsiyete ilişkin tutumlarını sorgulamalıdırlar. 

Ailelerin Rolü

Aile, çocukların ilk sosyal çevresi olarak, toplumsal cinsiyetin nasıl algılandığını ve uygulandığını belirleyen önemli bir faktördür. Çocuklar, cinsiyet normlarına dair ilk bilgileri ailelerinden alır ve bu ilk öğrenilenler, yaşamları boyunca şekillendirdiği toplumsal cinsiyet algısını etkiler. Ailelerin, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilinçli ve duyarlı olmaları, çocuklarının bu anlayışı içselleştirmelerinde temel rol oynar.

1. Cinsiyet Temelli Yönlendirmelerden Kaçınmak

Aileler, cinsiyet kalıp yargılarına dayalı rollerin çocuklar üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini unutmamalıdır. Örneğin, kız çocuklarına yalnızca “nazik”, “ev işleriyle ilgilenen” rollerin yüklenmesi, erkek çocuklarına “güçlü”, “sert” gibi kalıpların dayatılması, çocukların farklı potansiyellerini keşfetmelerini engeller. Çocukların becerileri ve ilgileri, cinsiyetlerinden bağımsız olarak desteklenmelidir. Ailelerin, çocuklarının ilgilerini keşfetmelerine fırsat tanımaları ve onları cinsiyet temelli sınırlarla kısıtlamamaları, toplumsal cinsiyet eşitliğinin gelişmesine yardımcı olacaktır. Örneğin, jimnastiğe ilgi duyan bir erkek çocuğunun futbola ya da futbola ilgi duyan bir kız çocuğunun voleybola yönlendirilmesi çocukların potansiyellerini keşfetmelerinin önündeki engel oluşturabilir. Bir diğer örnek çocukların makyaj malzemelerine ilgi göstermesi ve böyle bir durumda çocuğun bu ilgisine ebeveynlerin nasıl tepki verdiği olabilir. Çocuklar doğaları gereği meraklıdır ve makyaj malzemelerini denemek istemeleri bu merakın sonucudur. Bizse çoğu zaman bu gibi durumlara cinsiyetçi tepkiler verebiliriz, oysa mesele cinsiyetten ziyade bu ürünlerin çocukların cilt sağlığı için uygun olmamasıdır. Bu yüzden “Sen erkeksin/kızsın yapamazsın” şeklinde tepkiler vermek yerine, sağlık açısından zararlarını anlatmak gerekir.

2. Eşit Paylaşım ve Örnek Olma

Aile içinde sorumlulukların cinsiyet ayrımına dayanmadan paylaşılması, çocuklar için önemli bir model teşkil eder. Ev işlerinin hem anne hem de baba tarafından eşit şekilde paylaşılması, çocukların cinsiyet eşitliği anlayışını somut bir şekilde gözlemlemelerini sağlar. Çocuklar, aile içindeki eşitlikçi tutumları gözlemleyerek, bu değerleri kendi yaşamlarında benimseme eğiliminde olurlar (Ridgeway, 2011). Öte yandan, ev işlerinde çocuğa da gelişimine uygun sorumluluk vermek; ev işlerinin evde yaşayan herkesin sorumluluğu olduğunun bilinmesi açısından önemlidir. Çocuklara ev içi görev ve sorumluluk verirken yine cinsiyetlere özgü değil; çocuğun yapabildikleri ve yaşına odaklanılması önemlidir. Örneğin, pek çok aile çocuklara ev içi sorumluluğu vermeyi önemli görmektedir ancak; bu sorumluluklar çocuğun cinsiyetine göre şekillenebilmektedir. Örneğin, kız çocukları mutfakta anne ile kek yaparken; erkek çocukları baba ile alışverişe gitmektedir. Oysa, bazen  erkek çocuklarının anne ile kek yapması; kız çocuğunun ise baba ile alışverişe gitmesi hatta erkek çocuğunun baba ile kek yapması; kız çocuğunun ise annesi ile alışverişe gitmesi değerlidir. Burada çocuğa verilmesi gereken mesaj, bu bizim ailemiz, evimiz. Bu evde yapılması gereken bazı işler var ve hepimiz birlikte bu işleri yapabilmeliyiz mesajıdır. 

3. Cinsiyet Eğitimi Konusunda Açık İletişim

Aileler, çocuklarıyla toplumsal cinsiyet eşitliği hakkında açık ve dürüst bir şekilde konuşmalı, cinsiyet ayrımcılığının ne anlama geldiğini ve bu tür ayrımcılıkla nasıl mücadele edebileceklerini öğretmelidir. Bu tür tartışmalar, çocukların kendilerini ifade etme biçimlerini, duygusal zekâlarını ve sosyal anlayışlarını geliştirir. Ebeveynler, çocuklarıyla cinsiyet eşitliği hakkında sürekli bir iletişim kurarak, onların bu konuda daha bilinçli bireyler olarak yetişmelerine yardımcı olabilirler. Çocuklar sıklıkla, kızlar neden bunu yapar? Ya da anneler bunu yaparken neden babalar yapmaz? gibi cinsiyet rollerine ilişkin sorular sorarlar. Bu soruları cevaplarken bireysel özeliklere vurgu yapmak, hepimizin iyi olabileceği ya da yapabileceği şeyler varken; bazılarımız bazı işleri yapmakta daha çok zorlanır gibi ilgi ve deneyime yönelik açıklamalar yapmak önemlidir. Öte yandan, çocuklar okul öncesi dönemde cinsel gelişimlerine uygun olarak cinsel organlarla ilgili de soru sorarlar. Mesela, erkek çocukları sıklıkla ‘kızların neden pipisi yok’, kız çocukları da “benim neden pipim yok” sorusunu sorarlar. Ebeveynlerin pek çoğu bu tarz soruları ayıp olarak görmekte hatta nasıl cevaplayacaklarını bilmediklerinden dolayı kaygı ya da utanma hissi yaşayarak, ya cevabı geçiştirmekte ya da bilimsel olmayan açıklamalar yapmaktadırlar (Güder&Alabay, 2018). Erkek ya da kız fark etmeksizin çocukların bu tarz sorularına verilmesi gereken cevap, kızların da erkeklerin de cinsel organlarının olduğu, kız çocuklarının cinsel organına vajina; erkek çocuklarının cinsel organına ise penis denildiğini söylemektir. Cinsel organların anatomik isimlerinin kullanılması, çocuklara kendi bedenlerini tanıması ve bunu yaparken de utanılacak ya da ayıp bir durumun olmadığı mesajını vermek önemlidir. Basit gibi görünse de, erken yaşlardan itibaren toplumsal cinsiyete ilişkin açık bir iletişim çocuk istismarının da önlenmesi, tanımlanması gibi farkındalık oluşturmakta oldukça önemlidir. Unutmayın, çocuğunuza hiçbir şey söylemeyerek de çok şey söylemiş olursunuz. 

Kaynakça

Maccoby, E.(1998).  The two sexes: Growing apart, coming together. Cambridge, Massachusetts: The Belknap Press of Harvard University Press.
Guder, S.Y., & Alabay, E. (2018). Children's Questions and Answers of Parents: Sexual Education Dilemma. International Journal of Progressive Education, 14(6), 138-151. https://doi.org/10.29329/ijpe.2018.179.11
Ridgeway, C. L. (2011). Framed by Gender: How Gender Inequality Persists in the Modern World. Oxford University Press.
Trawick-Swith, J. (2013).  Bebeklik döneminde dil ve okuma–yazma becerileri (Çev. Y. Öztürk). B. Akman (Ed.), Erken çocukluk döneminde gelişim içinde (s. 328- 354). Ankara: Nobel.

Diğer Yazılar

Soru ve mesajlarınızı e-posta yoluyla bize iletebilirsiniz.

E-Posta Adresi:
info@sessizolmaz.org
Bizi Takip Edin

©2025 Tüm hakları saklıdır.