Katıldığım ilk kazı olan Allianoi’da, sevgili Ahmet Yaraş Hocam kendi çektiği fotoğraflarla alanı tüm ekiple beraber yorumladığı rutin toplantılardan birinde benim çalıştığım açmanın fotoğrafını ekrana yansıtıp, yorumumu istedi. Çalıştığım yerin alanın geri kalanı ile nasıl bir bağlantısı olabilirdi, ne bekleyebilirdik vs… (Maalesef Allianoi daha sonra Yortanlı Baraj Gölü suları altında kaldı.) Perdede, açtığım dar çukurun içinde çalışan kendi fotoğrafıma bakıp ayağa kalktım. Eveleyip geveledim, kendimce yorumladım acemice. Sonra içine girdiğim çukurun genişliği sorulunca “11 santim” deyiverdim, artık ne düşündüysem? “Ama içine sığmışsınız, 11 santimden büyüktür diye tahmin ediyorum” diye yorumladı Ahmet Hoca nazik ve anlayışlı bir tavırla. Yanaklarım bordo, çapa yapmaktan su toplamış sargılı avuçlarıma indirdim gözlerimi. Ahmet Hoca, karşısında önemli bir meslektaşı varmış gibi benimle konuşmaya ve toplantıya devam etti… O zamanlar ölçülerle, metrelerle başım hiç hoş değildi, anlaşılacağı üzere. Buna karşın Ahmet Hocam kazı bitiminde, (üstelik onca acemiliğimizi çektikten, çocukluğumuza katlandıktan ve her birimize çokça şey kattıktan sonra) antik su değirmenleri konusunda çalışmam konusunda yüreklendirmişti beni.
Boks yapan çocuklar freskosu, Akrotiri Antik Kenti. (Fotoğraf: Wikimedia Commons)
Makale
10.02.2022
Günşıl Öncü
Etiketler
Arkeolog Günşıl Öncü, blogumuz için hazırladığı yazısında Allianoi kazı alanı başta olmak üzere kendi mesleki deneyimlerinden yola çıkıyor ve Türkiye'deki arkeolog kadın temsilleri üzerine yapıcı eleştiriler getiriyor. Arkeoloji uzmanlık alanında aktif bir meslek örgütünün geçtiğimiz aylarda yaptığı sosyal medya paylaşımı pek çok farklı kesim tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Öncü'ye göre kadınları hadsizce meslekte geri planda konumlandırmaya kalkan bakış açısı ve söylemler çoktan geride kalmış olmalı. Bunun yerine arkeoloji alanına özgü çalışma koşulları, istihdam, değer görme, kültürel mirasın korunması gibi konu başlıklarının önem ve ihtiyaçlarını daha çok vurgulamalıyız.

Gelin görün “2020 Yılında Türk Bilim Heyetlerince Gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu Kararlı Kazılar”ın kazı başkanlarının yarısından azı bir kadın arkeolog ya da ilgili uzmandan oluşuyor. İşin üzücü yanı, bu durumun hiçbirimizi şaşırtmıyor oluşu. Ayrıca milenyumu 22 yıl geride bırakmışken hâlâ hayatın pek çok alanında olduğu gibi meslekler söz konusu olduğunda da cinsiyetler üzerinden basmakalıp fikir ya da söylemler geliştiriliyor: “Doktor” dendiğinde çoğunluğun zihninde bir erkek imgesinin belirmesi, “çocuk” kelimesinin ağırlıklı oğlan çocuklarını adres göstermesi ama kız çocukları için genelde çocuk değil “kız” denmesi, “kadın taksi şoförü” derken cinsiyetin vurgulanması gibi örnekler çoğaltılabilir.

Derneğin genelini temsil etmediğine kişisel olarak inandığım böylesi paylaşımlar ya da söylemlere benzer tavırlara karşı kadınlar olarak hâlâ vermemiz gereken yoğun mücadele hem talep ettiği zihinsel yük açısından yorucu hem de inanması güç. Bir meslek grubunu temsil etme iddiasında olan her oluşumun yaratacağı etkinin tek bir kişiden çok daha fazlasına ulaşacağı düşünüldüğünde, bu oluşumların attıkları her adımı, ettikleri her sözü hassas terazide tartmaları gerektiği aşikâr. Esasında bu tür oluşumların yönetimlerinin mesleği ileriye taşıyan, üyelerini bırakın rencide etmeyi, topluma karşı kollayan ve sözleri, görüşleri bakımından ağırlığı olan kişilerden oluşması gerekir.
Çok değerli kadın bilim insanlarının varlığı ve başardıkları, kadın olsun erkek olsun yetiştirdikleri nice insanın, arkeolojinin cinsiyetten ari bir bilim dalı oluşunu içselleştirmelerinin en önemli nedenlerinden biri olsa gerek.
Ben henüz 6-7 yaşlarındayken ailecek ziyaret ettiğimiz Efes Antik Kenti’nde caddede aniden durup “Ben arkeolog olacağım” dediğimi anlatır ailem; kararım sonra hiç değişmedi. Ne ailemden ne çevremden “kız halimle” arkeolog olamayacağıma dair en hafif bir ima duymamakla beraber esas kaygı ekonomikti. Ezcümle, haklılık payı aşikâr olan bu kaygı temelinde arkeoloji alanına özgü çalışma koşulları, istihdam, değer görme, kültürel mirasın korunması gibi konu başlıklarını daha çok vurgulamalıyız; kadınları hadsizce meslekte geri planda konumlandırmaya kalkan bakış açısı ve söylemlerin çoktan geride kalmış olması gerekir.
Görsel 2: Allinoi Kazı Alanı, 2007. (Fotoğraf: Ahmet Usal)
Görsel 3: Allinoi Kazı Alanı, 2007. (Fotoğraf: Ahmet Usal)