ARAMA
Makaleler
01.03.2023

Deprem Bölgesinin
Ekonomik Göstergeleri

6 Şubat 2023'te yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremlerin bölgeye etkilerini ülke olarak uzun bir süre yaşayacağız. Depremden...

Pelin Yenigün Dilek

Narlı Buğday Fabrikası Kaynak: @kaanwalsh

Makale

01.03.2023
4 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Pelin Yenigün Dilek

Pelin Yenigün Dilek 1995 senesinde Boğaziçi Üniversitesi'nde Ekonomi bölümünde lisans eğitimini tamamladıktan sonra, Kent Üniversitesi Canterbury’de Kalkınma Ekonomisi’nde yüksek lisans yapmıştır. 1997-2003 tarihleri arasında...
Devamını Oku...

Etiketler

PAYLAŞ

6 Şubat 2023'te yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremlerin bölgeye etkilerini ülke olarak uzun bir süre yaşayacağız. Depremden etkilenen illere yönelik etkili ekonomik ve sosyal politikalar geliştirilebilmesi için deprem öncesinde ve sonrasında bu illerin ekonomik göstergelerinin detaylı bir analizini yapmak önemli. Ekonomist Pelin Yenigün-Dilek, depremden etkilenen 10 ilin ekonomik durumlarını ele alarak bölgenin deprem sonrası ekonomik kalkınması için dikkat edilmesi gereken noktaları vurguluyor.

Depremin insan hayatı üzerindeki etkisi çok yıkıcı. Rakamlarla anlatarak etkiyi somutlaştırmaya çalışmak, şu anda ağır ve zor geliyor ancak ekonomik ve sosyal politikaların olumlu sonuçlar doğurmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Bu düşünceden yola çıkarak geliştirilecek politikaların ve atılacak adımların etkili ve verimli sonuçlara ulaşması için somut göstergeler ve analizler ışığında akılcı planlamalar ile ilerlememiz gerekiyor. Bu amaçla 6 Şubat depremlerinden etkilenen 10 ilin ekonomik göstergeleri ve bölge ekonomisi ile kısa bir analizi paylaşmak istiyorum.

Depremden Etkilenen 10 İlin Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri şu şekilde:

  • 10 ilin toplam nüfusu 2022 sonunda Türkiye nüfusunun %15.6’sı, (13.4 milyon kişi).
  • Göç İdaresi Başkanlığı’nın 2022 sonu verilerine göre geçici koruma altındaki Suriyelilerin 1.7 milyonu, yani %49’u bu bölgede yaşamakta.
  • 10 ilin toplam GSYH miktarı 2021 sonu itibarıyla Türkiye GSYH’sının %9,3’ü. 
  • 2021 sonu itibarıyla, 10 ildeki kişi başı yıllık gelir ortalama 5,559 dolar. Türkiye ortalamasının %42 altında. En yüksek kişi başı gelir 7,819 dolar ile Gaziantep’te, en düşük 3,012 dolar ile Şanlıurfa’da. 
  • 2021 sonu itibarıyla, Türkiye kredi stoğunun %7.9’u bölgeye yönelik.
  • 2022 sonu itibarıyla, Türkiye’de yapılan toplam konut satışlarının %12,4’ü bu 10 şehirde.
  • 2021 sonu SGK verilerine göre, sigorta kayıtlı işyerlerinin %9.7’si, çalışanların %10,5’i 10 ilde.
  • Türkiye’de tarım sektöründe sigortalı çalışanların %14’ü, inşaat sektöründekilerin %12’si, imalat sanayindekilerin %11’i.
  • Gaziantep’in ağırlığıyla, Türkiye’de tekstil sektöründe çalışanların %32’si. İşyerlerinin ise %12’si.
  • İmalat sanayinde, kimyasal ürünlerde çalışanların %16’sı, ana metal sanayinde %15’i, kağıt ürünleri imalatında %14’ü. 
  • Bağlı oldukları NUTS bölgesi illeri ile birlikte (Mersin, Bingöl, Tunceli, Elazığ dahil) Türkiye’deki toplam kayıtlı işgücünün %14’ü, kayıtdışı istihdamının %22’si.
  • Bölge illerle birlikte kayıtdışı istihdam oranı %39 (2021 sonu). Türkiye ortalaması %29. En yüksek kayıt dışı oranı %44 ile Diyarbakır ve Şanlıurfa’da.

Bölgenin verilerini alarak yaptığımız ekonomik analizler aşağıdaki noktalara dikkat çekilmesini gerektiriyor.

Bölgenin 2007-2021 büyüme ortalaması %5.1 ile %4.9 olan Türkiye ortalamasının üstünde; fakat 2007-2015 ortalaması ile 2015-2019 ortalaması arasında fark var. 2015’ten beri Türkiye ortalamasına göre bölge ekonomisi daha yavaş büyüyor. İmalat sanayinde bazı sektörlerin ağırlığı daha fazla (tekstil, ana metal, kağıt ürünleri). Türkiye geneline göre daha işgücü yoğun bir bölge. Teknoloji ağırlıklarına göre sınıflandırmada, bölgenin ekonomisinde Türkiye geneline göre düşük teknolojili-yoğun işgücü sektörlerin ağırlığı daha fazla. Yaşam ve çalışma koşullarının normale dönmesi ihtiyacı, bazı sektörlerde diğerlerine göre daha fazla olacaktır. Bölgeden göçün kalıcı olması durumunda, bölgedeki ekonomik şokun etkisi de daha uzun sürer.

Bölgede kayıt dışı istihdamın yüksek olması, ekonomik göstergelerdeki kaybı hesaplamada hata payının yüksek olmasına sebep olabilir. Benzer bir şekilde, geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin de yüksek olması, ekonomik hesaplamalardaki hata payını yükseltebilir. 

Bölgenin 2021 sonu itibarıyla 75 milyar dolar olan ekonomik büyüklüğünün ne kadar etkileneceğini hesaplamak kolay değil; çünkü şu anda belirsiz olan birçok değişkene bağlı. BloombergHT’nin referansladığı Türkonfed raporu (2023 Kahramanmaraş Depremi Afet Durum Raporu) konut zararını 71 milyar dolar hesaplamış. Ekonomik büyüklük, yani GSYH’ye etki için stoğa etki değil, akışa etkiyi hesaplamak gerekir. Eğer bölge ekonomisi 2023 içinde 10 milyar dolar civarında küçülürse, bu bölge ekonomisinin yaklaşık %12-15 arasında daralması demek olabilir. Bu oranda bir daralma, Türkiye 2023 GSYH’sını, diğer herşeyi sabit tutan bir hesap ile, %1 civarında aşağı çeker. Bu hesaba etki edecek göstergeler, diğer bölgelere nüfus, tüketim ve üretim kayışları, kamu harcamalarının ve bölgeye yapılacak toplam yeni yatırımların (kamu + özel) miktarı olacaktır. Kamu harcamalarının artması ve yatırımlar, Türkiye GSYH büyümesine negatif etkiyi azaltacaktır. 1999 Depreminde de benzer bir şekilde, ekonomideki şok etkisi, birkaç aylık bir süre sonunda azalmıştı. 

Ekonomiler belirsizlik sevmez. Depremden önce de Türkiye ekonomisinin en çok ihtiyaç duyduğu şey belirsizliklerin azaltılması ve ekonomik politikalara duyulan güvenin artması idi. Karşılaştığımız afet, bu ihtiyacı daha da elzem bir hale getirdi. Bölge ekonomisini ayağa kaldırmak için ülke ekonomisini de güçlü olması gerekir. O yüzden makro seviyedeki belirsizliklerin azaltılması bir hafta öncesine göre daha büyük fayda sağlar. Para politikası belirsizlikleri şu anda finansal ve reel sektörü en fazla zorlayan alan. Politika riski azalırsa, ülke büyümesi üzerindeki aşağı yönlü baskı da hafifler.

Bölgenin genelinin 2007-2015 yılları arasında ülkenin büyüme hızının itici gücünden faydalandığı rakamlardan anlaşılıyor; fakat 2016-2019 arasında bu itici dinamiklerin zayıfladığını rakamlardan görebiliyoruz. Deprem sonrasında sadece ülkenin büyüme hızına bağlı kalmak, bölgenin zarar gören fiziksel ve beşeri sermayesinin toparlanması için yeterli gelmeyebilir. Bölgenin yerel ekonomik kalkınma dinamiklerinin ve sektörel ağırlıklarının ekonomik rekabetçiliği artıracak bir şekilde kullanılması gerekli ve etkili olacaktır. 

 

Diğer Yazılar

Soru ve mesajlarınızı e-posta yoluyla bize iletebilirsiniz.

E-Posta Adresi:
info@sessizolmaz.org
Bizi Takip Edin

©2025 Tüm hakları saklıdır.