ARAMA
Makaleler
03.10.2021

Kulübedeki eşitsizlik: Kadın antrenörler nerede?

2021'in yaz aylarında voleybol başta olmak üzere pek çok olimpiyat spor branşında başarılar elde eden kadın sporcular basında ve sosyal...

Deniz Nihan Aktan

Bahar Toksoy Guidetti. (Fotoğraf: UN Women/ Daria Komleva)

Makale

03.10.2021
13 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Deniz Nihan Aktan

Psikoloji lisansını ve Sosyoloji yüksek lisansını Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra Bolonya Üniversitesi’nde Global Cultures programında ikinci yüksek lisansını tamamladı. 2021/2022 yılı itibariyle Scuola Normale...
Devamını Oku...

Etiketler

PAYLAŞ

2021'in yaz aylarında voleybol başta olmak üzere pek çok olimpiyat spor branşında başarılar elde eden kadın sporcular basında ve sosyal medyada yer buldu. Bu olumlu tablo izleyiciler ile kamusal alandaki kadın sporcular arasında yoğun duygusal bağlar kurulmasına vesile oldu. Araştırmacı akademisyen Deniz Nihan Aktan ise bu yazıda spor dallarındaki teknik kadroların ve karar alıcıların cinsiyet dağılımını inceliyor ve sporun hâlâ erkek egemen bir alan olduğunu farklı kaynaklardan derlediği veriler eşliğinde öne sürüyor. Aktan, kadın antrenörlerin karşılaştığı sorunlar ve engeller ile erkek antrenörlerin sayısal ve kültürel üstünlüğü arasındaki kesişim noktalarını alandan somut örneklerle görünür kılıyor ve bu konu özelinde daha fazla çalışma yürütülmesi gerektiğini bizlere hatırlatıyor.

Son yıllarda her katıldığı turnuvada madalya adayları arasında gösterilen Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımı’nın popülerliği, 2020’de gerçekleşen Tokyo Olimpiyatları eleme maçlarının ardından özellikle arttı. Türkiye toplumu “birlik ve beraberlik” hissini erkek futbolunda değil kadın voleybolunda arar oldu. Koç Guidetti ve “kızlar” pek çok kişi tarafından “ülkede iyi giden, toplumun yüzünü güldüren tek şey” olarak görüldü. Takımın geçtiğimiz yaz gerçekleşen Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda çeyrek finalde, Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası’nda da yarı finalde aldığı yenilgilerin yarattığı hayal kırıklığı da bu mertebeye yaraşır biçimde büyük oldu. Takımla kurulan bu yoğun duygusal bağ ayrı bir yazıda farklı yönleriyle ele alınmayı hak ediyor. Bu yazıda ise, erkek egemen spor kültürü içerisindeki “kadınlar” kategorisinin antrenörler kısmına eğileceğiz.

Yalnızca en son şampiyonaya (2021 Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası’na) baktığımızda bile antrenörlerin ve teknik kadroların neredeyse tamamen erkeklerden oluştuğu, turnuvayı düzenleyen Avrupa Voleybol Konfederasyonu’nun (CEV) yönetim kurulunda da durumun farklı olmadığı medyadaki görsel temsillere bakınca kolayca fark edilebiliyor.1 (Bu noktada bir istisna olarak Tokyo Olimpiyatları’nın sonuna kadar Çin Voleybol Takımı’nın koçluğunu yapan Lang Ping’i belirtmeden olmaz elbette.2) Kadınların sporcu olarak pek çok başka branşa göre daha rahat kabul gördüğü voleybol ortamında dahi durum buyken diğer spor dallarındaki teknik kadroların ve karar alıcıların cinsiyet dağılımını tahmin etmek zor olmasa gerek. Peki buradan yola çıkarak ne söylemeliyiz: Sporun erkek egemen bir alan olduğunu mu? Bu ne kadar yeni bir haber?

Toplumsal cinsiyet lensinden antrenörlük alanına bakan akademik çalışmalarda ve raporlarda tespit edilen sorunların büyük ölçüde şu iki başlık etrafında şekillendiğini söyleyebiliriz: (1) Kadın antrenörlerin karşılaştığı sorunlar ve engeller; (2) erkek antrenörlerin sayısal ve kültürel üstünlüğünün kadın sporcular açısından yarattığı sorunlar.3 Bu iki konu başlığı 2018 yılında Ankara’da düzenlenen Kadın ve Spor Çalıştayı’nda gündeme taşınmış ve çalıştay kapsamında oluşturulan çalışma gruplarından biri de antrenörlük alanında çalışan kadınlara  odaklanmıştı. Antrenör kadınların yaşadıkları sorunlar ve olası çözüm önerileri çalıştay raporunda yer bulmuştu.4 Bu yazının amacı, söz konusu çalıştay raporunun da gündeme taşıdığı meseleleri spor antrenörlüğünde çeşitli kadın temsili örneklerini ve somut verileri inceleyerek tartışmaya açmak.

Kadın antrenörlerin karşılaştığı sorunlar ve engeller

Voleybol koçu Lang Ping, 2008 Pekin Olimpiyatları. (Fotoğraf: B. Cheng)
Voleybol koçu Lang Ping, 2008 Pekin Olimpiyatları. (Fotoğraf: B. Cheng)

Gertrud Pfister’in5 “homososyal çoğalma” adını verdiği kadrolaşma, kadınların erkek-egemen alanlara girmesinin önündeki en önemli engellerden birini oluşturuyor. Bu büyük engeli somutlaştıran dinamikler ise birden fazla. Örneğin, ilgili spor dalındaki görevlendirmeler liyakattan ziyade kurumlarda kemikleşmiş toplumsal cinsiyet hiyerarşilerine göre yapılabiliyor. Antrenörlükten mezun olsalar bile kadınlara genellikle masa başı görevler veriliyor. Baş antrenör ya da teknik direktör değil yardımcı antrenör pozisyonunda çalıştırıldıklarını görüyoruz. Kulüp içerisinde kadınların istenmemesi ya da kabul görmemesi, teknik kurullarda görüşülen bilgilerin kadın antrenörlere aktarılmaması sık rastlanan bir durum. ‘İdeal lider’ imgesinin erkek olarak kabul edilmesi nedeniyle aynı kademede olsalar bile erkek antrenörlerin kadın antrenörlere emir verebilmesi, kadın antrenörleri küçümsemesi ve itibarsızlaştırması bu bağlamda kendini tekrar ediyor. Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) kadın takımlarına sahada en az bir kadın yönetici bulundurma şansı getirmesine rağmen bazı kulüplerin bunu uygulamak yerine kendi akrabalarına lisans çıkartma pratikleri de cabası.

Kadın antrenörlerin mesleklerinde başarılı olmak için iki kat mücadele etmesi gerekiyor. Örneğin, antrenörlükte kademe atlamak için belirli bir maç sayısı doldurmaları gerekirken fırsat eşitsizliği nedeniyle mesleki ilerlemeleri daha yavaş olabiliyor. Yeterli zamana ve esnekliğe sahip olamayacakları, güçsüz ve duygusal oldukları, ev işleri nedeniyle tam zamanlı çalışamayacakları gibi toplumsal cinsiyet rol yakıştırmalarından kaynaklanan önyargılar, kadınların antrenör olarak tercih edilmelerini zorlaştırıyor. Antrenör olduklarında dahi ‘kadınlara özgü’ sorunları çözme rolüne, abla/anne rolüne sıkıştırılmaları ve spor alanlarındaki çocukları giydirme ve servise bindirme gibi bakım emeği gerektiren işlerden sorumlu tutulmaları da spor alanında toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığın bir başka boyutunu gözler önüne seriyor.

Pınar Öztürk doktora tezinde kadın futbolcuların antrenör olarak devam etmeyi düşünmediklerini ve dezavantajlı konumlarının farkında olduklarını şöyle ifade eder: “Kadınlar salt futbol üzerinden bir kariyer planı yapamayacaklarını ve kendilerini güvende hissetmediklerini bilmektedirler. Öğretmenliğin yanı sıra, bazılarının antrenör, kulüp yöneticisi olmak gibi “hedefleri” olmakla birlikte, futbolda bu hedeflere ulaşabilmeleri için bir erkeğe göre daha dezavantajlı konumda olmaları söz konusudur, bu dezavantajlı konumun farkındadırlar. Futbolun cinsiyetli yapısı, kadınların spora (futbola) katılımlarından, sporun (futbolun) farklı klasmanlarında bir meslek sahibi olmalarını belirleyecek ve hatta engelleyecek kadar güçlüdür.”6 Tüm bunlara ek olarak medyadaki rol model kadın antrenör temsilinin yetersizliği de dikkate alındığında üniversitelerin spor bilimleri fakültelerine başvuran kız öğrenci sayısının azlığı şaşırtıcı olmasa gerek. 

Erkek antrenörlerin sayısal ve kültürel üstünlüğü

Gençlik Hizmetleri Spor İl Müdürlüğü’ne (GHSİM) bağlı tüm il müdürlerinin erkek olması, Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndaki (GSB) üst düzey yöneticiler arasında ve yine GHSİM içindeki yönetim kurullarında ve birim müdürlüklerinde kadın çalışan oranının çok düşük olmasısporda kadınlar ile erkekler arasındaki eşitsizliğin bu alanın kurumsal altyapısında, en temelinde var olduğunu kanıtlamaktadır. 2020 yılında yayınlanan “Türkiye’de Sporda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İzleme Raporu”nda8, GSB’ye bağlı 65 federasyon başkanı arasında 3 kadın olduğu belirtiliyor.

Aynı raporda görülmektedir ki Türkiye’deki spor federasyonlarına bağlı antrenörler arasında kadın antrenör oranı %28,1’dir. En üst kademe antrenörler arasında ise bu oran %7,5’e kadar düşmektedir. En çok kadın antrenörün çalıştığı spor branşları cimnastik, herkes için spor ve buz pateni iken en az kadın antrenör olan branşlar ise futbol, hava sporları, güreş, bilardo ve bokstur. İstatistiklerin net olarak ortaya koyduğu bu dengesizliğe son olarak Tokyo Olimpiyatları’nda dikkat çekildi. En çok konuşulan örneklerden biri, boks branşında kadınlar 69 kiloda altın madalya kazanan Busenaz Sürmeneli ve antrenörü Cahit Süme’nin maç sonunda çektirdiği fotoğrafta madalyanın antrenörünün boynunda olmasıydı. Sporcu, gelen eleştirilere karşı madalyayı kendi isteğiyle hocasının boynuna taktığını açıkladı ancak konunun özellikle sosyal medyada geniş yer bulması dikkate değerdi.

Erkek antrenörlerin sayısal ve kültürel üstünlüğünün yarattığı sorunlara dönersek, eşitsiz güç ilişkileri, duygusal ve psikolojik şiddet, cinsel taciz/istismar, koşulsuz itaat beklentisi ve cinsiyetçi söylem ve eylemlerin normalleştirilmesi gibi pek çok büyük başlık saymak mümkün. 2018’de Ankara’da düzenlenen Kadın ve Spor Çalıştayı’nın raporunda antrenörlerin yaygın cinsiyetçi söylemlerine örnek olarak “topa kız gibi vurma” ve “ben seni ilerde düşünebiliyorum, sen evde örgü örüyor olursun” cümleleri aktarılıyor. Raporu incelediğimiz zaman, çalıştayda gündeme getirilen ve pek çok boyutuyla ele alınan konulardan bir diğerinin sporda cinsel taciz ve istismar olduğunu görüyoruz.

Taciz ve istismarın çoğu zaman gizli kalması ve üstünün örtülmesi, kurum bazında nasıl tepki gösterileceğine dair yeterli bilgiye sahip olunmaması, kulüplerde ve federasyonlarda cinsel tacizle ilgili denetim mekanizmalarının yetersizliği ve işlevsizliği sporcuları koruyan herhangi bir mekanizmanın olmadığını gösterir. İlgili kurumlarda önleyici ve caydırıcı cezaların olmaması da bu durumu değiştirmeyi zorlaştırır. Kavasoğlu ve Yaşar yapısal eşitsizliğin kadın sporcuları cinsel istismara ve tacize daha açık hâle getirdiğini şöyle belirtir: “Spor ortamlarındaki eşitsiz güç ilişkileri, kadınları pasif, sahip olunabilen ve üzerinde hâkimiyet kurulabilen konumuna itmekte, sonuç olarak da cinsel taciz, istismar ve antrenörün sporcusuyla duygusal/cinsel ilişki kurmasının önünü açmaktadır.”9

Spor bilimleri araştırmacısı, akademisyen Kari Fasting, cinsel tacizin altındaki motivasyonun genellikle iktidar olduğunu söyler.10 Türkiye’de 2008 yılında yapılan bir araştırmaya göre 356 sporcu kadından 200’ü (%56) cinsel tacizle karşılaştığını belirtmiştir.11 Fasting’e göre sporcuların tacizi bildirme isteksizliklerinde şu gibi faktörler etkilidir: Dışlanma, inanılmama ve utandırılma korkusu; takıma bağlılık; kiminle konuşacağını bilememek… 2018’de Ankara’da düzenlenen Kadın ve Spor Çalıştayı katılımcıları ise ayrıca şu sebepleri sıralıyor: Özellikle genç yaştaki sporcuların bu konudaki farkındalıklarının az olması, mağdur suçlayıcılıkla karşılaşma endişesi, hem olay anında hem de sonrasında sınır koymak konusunda zorluk yaşamak…

ABD Jimnastik Federasyonu içerisinde uzun yıllar doktorluk yapmış cinsel istismar faili Larry Nassar’ın 2018 itibariyle iki kere müebbet cezası almasına kadar giden süreci anlatan Athlete A adlı belgeselde konuşan eski atletlerden Rachael Joy Denhollander şöyle diyor: “15 yaşındayken pek bir şey bilmiyordum ama taciz mağdurlarının iyi karşılanmadığını biliyordum. Onlarla alay ediyorlar, onları sorguluyor, suçluyor ve ayıplıyorlardı.”12 Belgesel, meselenin Larry Nassar’dan ibaret olmadığına dikkat çekmesi yönüyle de önemli. Federasyona 10 yıl boyunca 54 antrenör hakkında cinsel taciz şikayeti iletildiğini ancak atletin veya ailesinin imzalı beyanı olmadıkça federasyonun bu şikayetleri yok saydığını öğreniyoruz. Taciz ve istismardan hayatta kalanı destekleyen mekanizmaların yokluğu ve hatta var olan yapının çoğu zaman bu güç eşitsizliklerinin lehine çalıştığı bir ortamda, kadın sporcular, karşılaştıkları sorunlarda bedel ödeyen taraf dahi olabiliyorlar. Kavasoğlu ve Yaşar’ın da belirttiği gibi bu durum, “toplumsal ahlâkın kadın bedeni üzerinden sürdürüldüğüne” işaret ediyor.

“Haydi kızlar, daha çok iş var”

Spor örgütlenmelerindeki yapısal toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini antrenörlük alanına odaklanarak irdeleyen bu yazının sonlarına yaklaşırken yeniden voleybola dönelim. Son aylarda milli voleybolcuların rol aldığı pek çok reklam filmi gördük. Özellikle takımlar mola verdiği anlarda ya da maç öncesi ve sonrası kuşaklarda gösterilen Axa Sigorta reklamı13 dikkat çekiciydi. Reklamda taraftarlarla bir arada eğlenen kadın sporcular, Guidetti’nin teknik ekipten iki kişiyle birlikte sahneye girmesiyle birden durur, düdük sesiyle müzik kesilir, sporcuların yüz ifadeleri endişelidir. Koç, “haydi kızlar, daha çok iş var” diyerek sporcuları çalışmaya çağırır. Reklamdaki dersi kaynatan öğrencileri suçüstü yakalayan öğretmen temsili, hele de rollerdeki cinsiyet dağılımıyla birlikte düşünüldüğünde, yazı boyunca bahsettiğimiz güç ilişkilerini dert edinmek bir yana tam tersi yeniden üretiyor diyebiliriz. Toplumsal cinsiyet eşitliğine dair farkındalığın belki de şimdiye kadar hiçbir spor dalında olmadığı kadar yaygınlaştığı voleybolda en azından, spordaki cinsiyet rollerine dair daha iyi medya temsilleri görebilmeyi, karar vericilerin bu konunun öneminin bilincinde olduğunu umuyorum.

Örneğin, reklamda rol alan Giovanni Guidetti, milli voleybolcu Bahar Toksoy Guidetti ile birlikte Haziran 2020’de Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) kapsamında Toplumsal Cinsiyet Savunucusu ilan edildi. Giovanni Guidetti 2018 yılında kurduğu sosyal sorumluluk platformu Yarının Sultanları14 yoluyla kız çocuklarını spor aracılığıyla güçlendirmek ve fırsat eşitliği sağlamak için çalışıyor. Bahar Toksoy Guidetti ise 2019 yılında kurduğu akademi15 aracılığıyla toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı farkındalık yaratmayı, kız çocuklarının özgüvenlerini artırmayı amaçlıyor. Karar alma ve liderlik mekanizmalarında kadınların azlığına dikkat çeken Bahar Toksoy Guidetti, kadınlara ilişkin basmakalıp yargılarla mücadele edilmesi gerektiğini belirtiyor.16

Bitirirken

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın Temmuz 2020 istatistiklerine göre futbol, %0.3 ile kadın antrenör sayısının en az olduğu spor dalı. Bu istatistik elimizde olmasaydı da profesyonel liglerde, tribünde, medyada ve halı sahalardaki deneyimlerimiz ve gözlemlerimiz yoluyla futbolun en cinsiyetçi spor ortamlarından olduğunu söyleyebilirdik. Bu yıl bu tablo az da olsa değişecek gibi duruyor çünkü TFF’nin kadın liglerini yeniden yapılandırma kararı doğrultusunda 2021/2022 sezonunda en az altı kulüp kadın futbol takımı kuruyor. Galatasaray’da kadın futbol takımının teknik direktörlüğüne Nurcan Çelik getirildi.17 Fenerbahçe kadın futbol takımının başına ise kadın futbolunun gelişimine yıllardır emek veren bir diğer isim olan Nihan Su geçti.18 Yeni sezonda kadınlar liginde rekabetin artacak olması ve en az iki yeni takımın başında kadın antrenörler görecek olmak heyecan verici gelişmeler.

Bugün spor, modern toplumların temel değerlerinin (çoğunlukla) fiziksel rekabet üzerinden yarıştırıldığı bir alan olarak tüm dünyayı birleştirmekle beraber toplumsal cinsiyete dair normatif algıların hâlâ en sıkı şekilde korunmaya çalışıldığı son birkaç kaleden biri... Öte yandan kadınların ve LGBTİ+’ların spordaki görünürlüğü ve etkisi her geçen gün artıyor ve cis-normatif kategorilere uymayan bedenlerin spor yapma hakkı her geçen gün daha da fazla vurgulanıyor. Sporun erkeklere ait bir alan olduğu algısını yıkmak, spor kültürünü temelden sarsmak için dört bir koldan mücadele eden öznelerin yarattığı dönüşümün yansımalarını yeni sezonda sahalarda hep birlikte takip etmek ve deneyimlemek dileğiyle!

1CEV BoA confirms solidarity and investing in sport as Europe’s top priorities [Avrupa Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, sporda dayanışma ve yatırımın Avrupa’nın önceliklerinden biri olduğunu tekrar teyit etti], 15 Ağustos 2021: https://inside.cev.eu/articles/cev/cev-boa-confirms-solidarity-and-investing-in-sport-as-europe-s-top-priorities/
2Çin Voleybol Takımı’nın Tokyo’daki başarısızlığından sonra istifa etse de Ping, takımı son iki dünya kupasında ve Rio Olimpiyatları’nda şampiyonluğa taşımış ve 1996’da FIVB tarafından yılın koçu seçilmiş tarihi bir figür: https://news.cgtn.com/news/2021-09-01/Lang-Ping-resigns-as-China-s-national-volleyball-team-head-coach-13clC44qob6/index.html
3Bu çalışmaların profesyonel spor alanında yapıldığını ve bu yüzden de ikili cinsiyet perspektifinden aktarıldığını not düşelim.
4Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi ve Kadınlar için Spor ve Fiziksel Aktivite Derneği, II. Kadın ve Spor Çalıştayı raporu: Spor Alanında Kadınların Temsili: Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Ankara, Mart 2019:
http://www.kasfad.org/wp-content/uploads/2-kadinvesporcalistayraporu.pdf
5Gertrude Pfister, “Avrupa perspektifinden toplumsal cinsiyet ve spora ilişkin gelişmeler ve mevcut sorunlara bir bakış”, (Tufan Göbekçin, çev.), İçinde Funda Akcan, İlknur Hacısoftaoğlu & Nefise Bulgu (Editörler), Oyunun Ötesinde, Ankara: NotaBene Yayınları, 2010
6Pınar Öztürk, “Kadın Futbolcuların Futbol Alanındaki Deneyimleri.” Doktora tezi, Hacettepe Üniversitesi, 2017,  s. 169.
7Sporda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışması, 2018: http://ceidizleme.org/medya/dosya/95.pdf
8Kadınlar için Spor ve Fiziksel Aktivite Derneği & Kızlar Sahada ortak raporu, Türkiye’de Sporda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İzleme Raporu 2020: https://www.stgm.org.tr/sites/default/files/2021-07/kasfad_2020_yeni_.pdf
9İrem Kavasoğlu & Mustafa Yaşar, “Toplumsal Cinsiyet Normlarının Dışındaki Sporcular”, Hacettepe Spor Bilimleri Dergisi, 2016, 27(3), s. 126.
10Kari Fasting, “Sporda cinsel taciz ve istismar”, (Tufan Göbekçin, çev.), İçinde Funda Akcan, İlknur Hacısoftaoğlu & Nefise Bulgu (Editörler), Oyunun Ötesinde, Ankara: NotaBene Yayınları, 2010.
11Nevin Gündüz, Hakan Sunay ve Mitat Koz, “Incidents of Sexual Harassment in Turkey on Elite Sportswomen”, The Sport Journal, 2008, s. 19: https://thesportjournal.org/article/incidents-of-sexual-harassment-in-turkey-on-elite-sportswomen/
12https://www.youtube.com/watch?v=I3tF46qzSAg&ab_channel=RottenTomatoesTV
13https://www.youtube.com/watch?v=WC4EuiDVSco
14https://www.instagram.com/yarininsultanlari/
15https://www.instagram.com/bahartoksoyguidettiacademy/
16https://eca.unwomen.org/en/news/stories/2020/4/bahar-toksoy-guidetti-from-a-successful-career-in-turkish-volleyball
17https://www.instagram.com/p/CT92y3IIONX/
18https://www.instagram.com/p/CTpJtEjsSaZ/

Görsel 1: Bahar Toksoy Guidetti. (Fotoğraf: UN Women/ Daria Komleva)

Görsel 2: Voleybol koçu Lang Ping, 2008 Pekin Olimpiyatları. (Fotoğraf: B. Cheng

Diğer Yazılar

Soru ve mesajlarınızı e-posta yoluyla bize iletebilirsiniz.

E-Posta Adresi:
info@sessizolmaz.org
Bizi Takip Edin

©2025 Tüm hakları saklıdır.