ARAMA
Makaleler
02.05.2025

Türkiye’nin Demografik Yapısı, İşgücü Piyasası, Toplumsal Cinsiyet ve Aktif...

Türkiye’nin ekonomik geleceği, sadece genç nüfusa değil, kadınların ve ileri yaştaki bireylerin işgücü ve toplumsal hayata katılım...

Pelin Yenigün Dilek

Kaynak: Getty Images for Unsplash

Makale

02.05.2025
5 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Pelin Yenigün Dilek

Pelin Yenigün Dilek 1995 senesinde Boğaziçi Üniversitesi'nde Ekonomi bölümünde lisans eğitimini tamamladıktan sonra, Kent Üniversitesi Canterbury’de Kalkınma Ekonomisi’nde yüksek lisans yapmıştır. 1997-2003 tarihleri arasında...
Devamını Oku...

Etiketler

PAYLAŞ

Türkiye’nin ekonomik geleceği, sadece genç nüfusa değil, kadınların ve ileri yaştaki bireylerin işgücü ve toplumsal hayata katılım düzeyine bağlı. Pelin Yenigün Dilek, kaleme aldığı yeni yazısında, OECD ve IMF raporları ile TÜİK’in ilk kez yayımladığı Aktif Yaşlanma Endeksi ışığında, işgücü piyasası ve toplumsal cinsiyet temelli yapısal eşitsizlikleri ele alıyor. Dilek, eşitlikçi ve sürdürülebilir bir büyüme için neler yapılması gerektiğini tartışmaya açıyor.

Ekonomik gündem oldukça yoğun; dış ticaret savaşlarının ve 19 Mart sonrası finansal piyasalardaki dalgalanmaların makroekonomik göstergelere ve yıl sonu tahminlerine etkisi, bütçe revizyonlarını gerektirecek bir düzeye ulaşmış durumda.

Ancak son bir ayda, göz ardı edilmemesi gereken önemli bir yapısal mesele, 2 rapor ve önemli bir endeks verisinin yayınlanması ile öne çıktı.

OECD’nin Nisan ayında yayımladığı Türkiye Ekonomik Raporu, orta ve uzun vadede ülkemizi yakından etkilemesi beklenen bir soruna dikkat çekti: Türkiye’deki demografik dönüşümün, işgücü piyasası üzerindeki etkisi ve bunun ekonomik büyümeye yansımaları. Bu çerçevede IMF, Nisan ayı Dünya Ekonomik Görünüm raporunda benzer şekilde küresel yaşlanma ve işgücü etkilerini ele alan özel bir bölüm yayımladı. Son olarak, TÜİK’in ilk kez yayımladığı Aktif Yaşlanma Endeksi, Türkiye'nin bu alandaki durumunu AB ülkeleriyle karşılaştırma imkânı sundu.

Bu üç belge doğrultusunda öne çıkan bazı bulgular aşağıda özetlersek:

Demografik Zorluklar

  • Türkiye'nin demografik getirisi azalıyor: Önümüzdeki 25 yıl içinde çalışabilir nüfusun büyümesinin yavaşlaması bekleniyor; bu durum, uzun vadeli potansiyel büyüme için önemli bir tehdit oluşturuyor.
  • Nüfus hâlen genç görünse de yaşlanma süreci hızlanıyor. Bu durum, özellikle kadınlar ve aktif yaş almış bireyler gibi yeterince değerlendirilmeyen grupların işgücü piyasasına daha etkin entegrasyonunu zorunlu kılıyor.

İşgücü Piyasasındaki Katılıklar

  • Kıdem tazminatı sistemleri ve katı iş yasaları, kayıtlı istihdam yaratma maliyetlerini artırıyor.
  • Yüksek işgücü vergisi yükü (SGK primleri ve vergiler), kayıtlı çalışmayı cazip olmaktan uzaklaştırıyor.
  • Kayıt dışı ve yarı kayıtlı istihdam yaygınlığını sürdürürken, kadın işsizliği yüksek seviyelerde seyretmeye devam ediyor.

Toplumsal Cinsiyet Eşitsizlikleri

  • Kadınların işgücüne katılım oranı (15–64 yaş) yalnızca %40,9 düzeyindeyken, OECD ortalaması %66,7 seviyesinde.
  • Kadınlar, erkeklere kıyasla günde ortalama 4 saat daha fazla ücretsiz bakım yükü üstlenmekte. Annelerin %96’sı birincil bakıcı konumundayken, bu oran babalarda yalnızca %2.
  • Toplumsal normlar hâlâ erkek istihdamını önceliklendiriyor; nüfusun yarısından fazlası, erkeklerin kadınlara göre işe daha fazla “hak kazandığını” düşünmekte.

Aktif Yaşlanma ve Ekonomik Katılım

  • 55–74 yaş arası bireylerde istihdam oranı Türkiye’de %20’ler seviyesindeyken, AB ortalamasına bu oran %50’ye yakın.
  • Erken emeklilik eğilimi ve yetersiz yeniden beceri kazandırma politikaları, ileri yaştaki bireylerin işgücüne katılımını sınırlandırmakta.
  • Kadınlarda hem istihdam hem de gönüllü faaliyetlere katılım, yaşla birlikte dramatik şekilde azalmakta.
  • Gönüllülük ve siyasi katılım oranları oldukça düşüktür. 65 yaş üstü bireylerin sivil toplum ve seçim süreçlerine katılımı AB ülkelerine göre oldukça sınırlı.
  • Yaş almış bireylerin sosyal katılımı çoğunlukla aile içi destek rolleriyle sınırlı kalmakta; kamuya açık aktif yaşlanma imkanları yetersiz.
  • Türkiye’de bu yaş grubundaki yaşam boyu öğrenme oranı, AB ortalamasının çok altındadır.
  • Dijital becerilere erişim, ikinci kariyer imkanları ve sosyal bilgilendirme programları oldukça sınırlı düzeyde.

Stratejik Çıkarımlar ve Politika Önerileri

Demografik veriler, Türkiye'nin önümüzdeki 10 yılda, son 15 yılda olduğu gibi yalnızca işgücü ve sermaye artışına dayalı bir büyüme sürdüremeyeceğini gösteriyor. Toplam faktör verimliliği ve istihdam katılım oranlarında anlamlı artışlar sağlanmadıkça, doğurganlığı artırmaya yönelik “3 çocuk” gibi politikaların tek başına sürdürülebilir bir çözüm sunabilmesi mümkün gözükmüyor. Bu nedenle, ekonomik büyümenin tüm bileşenlerinde verimliliği artırmanın yanı sıra, özellikle kadınlar ve aktif yaş almış bireylerin istihdam, sosyal hayat ve üretime daha fazla dahil edilmesinin yollarını aramalıyız.

Bu kapsamda bu adı geçen raporlarda önerilen bazı temel politika başlıkları şunlar:

  • Kadınların işgücüne dönüşünü kolaylaştırmak için erken çocukluk eğitimi ve bakım hizmetlerinin (ECEC) yaygınlaştırılması,
  • Kadınların bakım sorumlulukları ile çalışma hayatını uyumlaştırmak amacıyla esnek çalışma modellerinin (yarı zamanlı, uzaktan çalışma) teşvik edilmesi,
  • Kadın istihdamını artırmaya yönelik vergi politikalarının aktif biçimde kullanılması,
  • Kıdeme dayalı iş güvencesinden, taşınabilir işsizlik sigortası sistemine geçilmesi,
  • Kadınlar ve ileri yaştaki bireyler başta olmak üzere, yetişkin eğitimi ve mesleki beceri programlarının güçlendirilmesi,
  • Toplam faktör verimliliğini artırmak amacıyla yaşam boyu öğrenmeye yatırım yapılması,
  • 50 yaş üzeri bireylerin istihdam edilebilirliğini artıracak aktif yaşlanma politikalarının güçlendirilmesi.
 

Demografik yapı, işgücü piyasasındaki katılıklar, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ve aktif yaşlanma alanlarındaki sorunlar birbirini beslemekte; bu yapı, Türkiye’nin önümüzdeki 10–20 yıllık makroekonomik büyümesini doğrudan etkileyecektir. Hem küresel ölçekte yaşanan teknolojik dönüşümler ve çoklu kriz ortamı hem de Türkiye’nin mevcut sosyoekonomik gerçekliği, bu alanlarda kısa vadeli mali veya parasal önlemlerle çözüm geliştirmenin artık yetersiz kaldığını göstermekte.  Adı üstünde, yapısal sorunları çözebilmek için yapısal sosyal ve ekonomik reformlara ihtiyaç duyuyoruz.

Çalışanların emeklerinin karşılığını alabildiği; çalışmak ve üretmek isteyen herkesin eşit fırsatlara erişebildiği bir toplumda, gerçek anlamda bir İşçi Bayramı kutlamak dileğiyle.

Kaynaklar:
Aktif Yaşlanma Endeksi, TÜİK, 25 Nisan 2025
The Rise of the Silver Economy: Global Implications of Population Aging, IMF, World Economic Outlook, Nisan 2025
OECD Economic Surveys: Türkiye 2025, OECD, 10 Nisan 2025

Diğer Yazılar

Soru ve mesajlarınızı e-posta yoluyla bize iletebilirsiniz.

E-Posta Adresi:
info@sessizolmaz.org
Bizi Takip Edin

©2025 Tüm hakları saklıdır.